Ayaklarınız sizi sağlığa götürür...


  Telefon : 0 554 592 35 24

All Posts Tagged: bel fıtığı

Refleksolojinin Tarihi

Antik çağda eski Yunan döneminde de refleksolojiye çok benzeyen terapiler yapılıyordu. Refleksoloji insanlığın ortak mirası olarak günümüzde en etkili destek tedavi olmuştur.

Yaklaşık on iki bin yıllık bir geçmişi olan refleksolojinin ilk uygulama yeri geleneksel tıbbın doğuş ve uygulama yeri olan eski Çin ve Mısır’ dır.

Tarihte İnka ve Çin medeniyeti migren, bel – boyun fıtığı, troid ve mide rahatsızlıkları olmak üzere bütün nörolojik hastalıklarda bu yöntemi uygulamışlardır. Bunun yanı sıra refleksoloji terapisinin bireyi günlük stres ve anksiyateden uzaklaştırıp rahatlattığı bilinmektedir..

Refleksolojinin eski insanların maymun türlerinin davranışlarını gözlemlemeleri ve bundan esinlenerek refleksolojiyi geliştirdiklerini söylememiz gerekiyor zira maymun türlerinin bazılarının hem kendi hemde diğer maymunların el ve ayak tabanlarını ovuşturup kaşıdıkları bilinen bir gerçekliktir… Bugün bile bu görüntüleri bazı belgesellerde görebilirsiniz.

Bildiğimiz bugünkü refleks bölgeleri terapisi ile eski doğu basınç noktası masajı arasındaki ilişkisi hala bilinmemektedir. Ancak bu iki bilim dalı arasında bir ilişki varmış gibi görünmektedir. bizler şahsen böyle bir şeyin söz konusu olduğu hissini taşıyoruz. Birçok kutsal kitapta ve anlatıda , ayaklarla ilgili gelenekler hakkında bazı pasajlar bulunmaktadır. .hatta kültürümüzde yaşayan ayak sağlığıyla ilgili atasözleri ve deyişler örnek gösterilebilir… Bu atasözleri ve deyimler tarihi bir talimatname olabilir mi? Birde dokunma yada ayaklara dokunma deyince isa mesihi hatırımıza getirmeliyiz zira o yüce yaratıcının kendisine verdiği şifacı sıfatını mesh ederek yani vücudun belli noktalarını özellikle ayak tabanlarını mesh ederek insanlara şifa dağıttığını hatırlatmak istiyoruz.tabi burada isa mesihin bize anlatmak istediği birşeylerin olduğunu anlatmak istiyoruz.yoksa isa peygamberin refleksoloji yaptığını söylemiyoruz.ama İslam peygamberi Hz. Muhammed’ in gece uzun süre namaza durduğu için şişen ayaklarını hanımı Ayşe validemize ovdurduğunu siyer kitaplarında görebiliriz. Günümüz refleksolojini araştırmak istiyorsak, bu tesadüfi benzerlikleri göz ardı edemeyiz. Ancak bir kez daha söylüyoruz: Bizler bir tıp tarihçisi değiliz . Bu yüzden, bu gibi bilgilerin değerlendirilmesini ilgili uzmanlara bırakıyoruz. Ancak refleksolojinin yakın tarihi bir başka hikayedir.

Modern refleksolojinin tarihini araştırmak isteyen herkesin, Dr. William H. Fitzgerald ile başlaması gerektiğini düşünüyoruz. Zira doğuda geleneksel olarak hep varlığını sürdüren bu bilim batıya yada modern tıbbın merkezine bu doktor vasıtasıyla taşındı. Dr. Fitzgerald 1917 yılında “Bölge Therapy, or Relieving Pain At Home” isimli çok ilginç bir kitap yayınlamıştır. Bu kitapta, değişik aletlerle birlikte ağrıları elleri ve parmakları ile azalttığı hakkındaki başarılarından bahsetmektedir.

Bu doktorun katıldığı bir akşam yemeğinde tesadüfen, bir gazetede yüksek tonları artık çıkaramadığını söyleyen bir meşhur konser ses sanatçısı da bulunuyordu. Burada boğaz doktorlarının bu rahatsızlığın nedenini bulamadıkları da yazıyordu. Dr. Fitzgerald bayan ses sanatçısına, onun parmaklarına ve ayak parmaklarına bakıp bakamayacağını sordu. İncelemesi bittikten sonra, sanatçının yüksek tonları eskisi gibi çıkaramamasının, sağ büyük ayak parmağındaki bir nasır yerinden kaynaklandığını söyledi. İlgili bölgeye birkaç dakika basınç uyguladıktan sonra şarkıcı büyük ayak parmağındaki acının yok olduğunu söyledi. Bunun üzerine doktor kendisinden şu ricada bulundu. – ve ona şöyle dedi “Yüksek tonları çıkarmayı deneyin”. Ordakilere bir mucizeye şahit olmuşlardı çünkü şarkıcı eskiden çıkardığından iki nota daha yüksek sese ulaşmayı başardı. Dr. Fitzgerald Avrupa’da Viyana’da tahsil görmüş ve iki yıl boyunca Londra Kulak, Burun, Boğaz Merkez Hastanesinde doktor olarak çalışmıştır. 1902 yılında, burun ve boğaz servisinde başhekim iken, bölge terapisi ile tanıştı. Ağrıları azaltmak için, parmakların değişik kısımlarına basınç uyguladı, çok başarılı idi. Tohum atılmıştı artık. Bugünkü refleks bölgeleri terapisinin temeli bu çalışmalarla başlamıştır. Bu ilk Kitap tıp dünyasında pek iz bırakmadı ve bazı doktorların kitaplıklarında tozlanmaya bırakıldı. Bölge terapisi teorisinden büyülenen bir doktorun haricinde.

Bu doktor, araştırılması gereken gerçek bir imkanın mevcut olduğunu gördü. Yanında çalışan terapisti düşünce ve isteklerinin ortağı yaptı. Tohum meyvesini vermeye başlamıştı. Bu doktorun adı Joe Shelby Riley, kendisi için çalışan terapistin adı ise Eunice İngham idi.

Dr. Riley, Dr. Fitzgerald’ın yaptığı işlere büyük bir ilgi gösterdi, ancak aktif olarak bununla uğraşmadı. Terapist olarak çalıştığı için Eunice İngham da bölge terapisine ilgi duyuyordu. Teori hakkında birbirleriyle epey tartıştılar. Bu teori hakkında daha fazla bilgi edinme isteği ortaya çıktığında bu durum Eunice İngham için adeta bir tutku haline geldi. Fitzgerald’ın genellikle eller üzerinde yoğunlaştığını biliyordu. Ancak madem ki ellerin bu tedaviye cevap verdiyse, vücudun diğer kısımlarının da, örneğin daha hassas olan ayakların da cevap verebileceğini düşünüyordu. Bu teoriyi Dr. Riley’e açmasından sonra 1930 yılında onun teşviki ile ayak refleks bölgeleri terapisi teorisini geliştirmeye başladı.

Ayakları incelemeye başladı. Vücut anatomisi ile karşılaştırılabilen hassas yerler buldu. Ayak bölgelerini vücuttaki organlarla ilişkilendirerek tam olarak kağıda döktü. Böylece, başparmağını belli yerlere bastırarak insanların ayaklarını tedavi etmeye başladı. Ayakları inceledi ve sürekli olarak hassas bölgeleri aradı. Bu esnada Fitzgerald’ın kitabında çizdiği temel vücut ve ayak resimlerini hatırladı. Acıyı uyuşturmak için el ve ayaklarda lastik halkalar ve kıskaçlar kullanılmasının Dr. Fitzgerald tarafından tavsiye edildiğinin burada hatırlatılması önem taşımaktadır. Ancak Eunice İngham bu tavsiyeye uymamıştır. Başparmağı ve parmakları ile ayaktaki hassas yerleri bulmayı başarmıştı.

Başlangıçta çok deney yaptığı bu metot, ayaktaki hassas yerleri bulmaktan ibaretti. Daha sonra buraya bir parça pamuk koyup, sardıktan sonra hastayı evine gönderiyordu. Bu sistem sayesinde refleks bölgeleri son derece uyarılıyor ve tepki vermeleri sağlanıyordu. Ancak daha sonra bunu bıraktı. Çünkü başparmağı ve parmaklarını kullanarak bir tedavi edici etkinin sağlanması daha yararlı görünüyordu.

Araştırmalarını, oradaki küçük bir köydeki insanları tedavi ederek yaygınlaştırmıştı. Çevresinde sinirsel yada metabolik hastalığı olan birçok hastanın iyileşmesine vesile oldu, çalışmaları köyündeki birçok bronşit ve saman nezlesi nöbeti olan insanın nöbetlerinin çok daha hafif geçmesini sağlamıştı. Teorilerini heyecanla hastalarda uyguluyordu. Bu süreçte bölge teorisini dahada geliştirerek açıklıyordu.

İlginçtir ki, tedavileri esnasında çok ağır olmayan vakalarda haftada birkaç kez yapılan seansların hastalar için yeterli olacağına kani olduğundan bahsediyordu.

Conesus Lake’e gelişinin başından beri, bu tedavilerin yararından o kadar emindi ki, sağlık konusunda bir kitap yazmayı ve tüm yurtta seminerlere katılmaya kararlıydı. Bunu da, o zamanlar ayak refleks bölgeleri tedavisinin etkili bir tedavi yöntemi olduğuna bizzat kani olan Dr. Riley’in rızası ile yaptı.
1938 yılında tüm deneyimlerini ve kanaatlerini ‘Stories the Feet Can Tell’ isimli kitabında topladı. Bu kitap, bildiği diğer metotların hepsinden daha etkili olduğunu kabul ettiği refleks bölgeleri terapisini daha geniş kitlelere tanıtmasına yardımcı oldu. Bunun sonucunda birçok sağlık seminerine davet edildi. Bunu takip eden “Stories the Feet Have Told” isimli ikinci kitabı ilk kitabı kadar popüler oldu.

Refleksolog inghamın insanların, acıları dindirmek ve hastalıklarla mücadelede desteklemek için bu yeni metodu büyük bir heyecanla öğrenmek istemeleri bu çalışmaların daha da yaygınlaşmasına sebep oldu ve giderek yayılan bir ekol haline geldi.

Read More

Bel ve Boyun Fıtığı

Bel Fıtığı
Bel bölgemizde bulunan omurgaların arasındaki kıkırdak yapının omirilikten çıkan sinirlerin sıkıştırılmasıdır. Çekirdek dediğimiz kısmın,bağ dokusu dediğimiz kısmın elastik kısmı yırtılarak,omirilik kanalı ve sinir köklerine baskı yapacak şekilde yırtılmasına bel fıtığı denir.Bel Fıtığının Nedenleri

– Yaşa bağlı olarak gelişen dejerasyon
– Ters hareketler
– Düşme
– Ağır bişey kaldırmaBel Fıtığının Belirtileri

– Belde ve bacakta dayanılmaz ağrılar
– Hareketlerde kısıtlılık
– Topallayarak yürüme
– Vücudun bir tarafa doğru yamulmaya başlamış,çarpık hale gelmiş olmasıBel fıtıkları genellikle erişkin yaşlarda görülen bel ve bacakların en başta gelen nedenlerindendir. Erkeklerde kadınlara göre 1.7 kat daha fazla rastlanır.

Boyun Fıtığı

Boyunda 7 adet omur cismi bulunur.Yapıları itibari ile bir üstteki bölümde anlatılan bel omurlarından tek farkları,daha küçük olmalarıdır.Her omurga arasında yastıkçık dediğimiz kıkırdaklar mevcuttur.Bu kıkırdak yapının yırtılarak omurga içinde seyreden omirilik veya kolla dağılan sinirlere baskı yapması sonucu oluşan hastalığa boyun fıtığı denir.Boyun Fıtığının Risk Faktörleri

– Ani ve güçlü boyun hareketleri
– Ağır kaldırmak
– Ani,ters dönüşler
– Araba kullanırken emniyet kemeri takmadan ani fren yapılması
– Geçirilmiş boyun travması
– Spor yaralanmalarıBoyun Fıtığının Belirtileri

– Şiddetli boyun ağrısı veya kolla vuran ağrı
– Orta düzeyde sık tekrarlanan a ğrılar
– Ağrıyla birlikte kolda kuvvetsizlik
– Ağrıyla birlikte kol ve ayaklarda uyuşma
– Kol ve ayaklarda giderek artan güç kaybıRefleksolojinin bel – boyun fıtığı tedavisindeki yeri

Refleksolojinin orta ve hafif düzeydeki fıtıklarda düzeltici etkisi temelde gerilen ve sıkışan sinirlerin yumuşatılıp, basının ortadan kaldırılması ve sıvı dengesinin tekrar kurulmasına dönük bir amaç hedeflenir. Bel ve boyun fıtığının oluşmasına neden olan en önemli faktörlerden birisi olan sinir ve stres hali refleksoloji sonrasında ortadan kaldırılarak vücut üzerinde bir gevşeme hali oluşturulur.Bu amaçla ayaklarımız üzerinde sadece omur bölgeleri değil stres oluşumuna neden olan ve vücuttaki genel gerginlikle ilişkisi olan organların da ayak tabanındaki sinir izdüşümleri uyarılarak vücutta genel bir gevşeme oluşturulur.

Refleksoloji ile vücuttaki kas sistemi ve omurlarımızı saran lenfler gevşetildiği için refleksoloji tabanlığını düzenli olarak kullandığınız takdirde tekrar fıtık olma ihtimaliniz minimal düzeye inmektedir.
Read More